Boşanan Kadının Soyadını Çocuğu Kullanabilir mi?

İçindekiler

Türk Medeni Kanunu’na göre soyadı ile ilgili hükümler, kadının evlenmesiyle beraber kocasının soyadını alması yönündedir. Eşlerin aile birliğini sağlaması açısından çocuklarının da aynı soyadını kullanması, hukuksal olarak ailenin temsilini oluşturduğu düşünülür.  Bu doğrultuda kocanın soyadı, aile adı ya da aile soyadı olarak resmiyete kavuşmaktadır. Fakat bu birliğin bozulması durumunda taraflarca, boşanan kadının soyadını çocuğu kullanabilir mi diye merak edilmektedir.

Türk Medeni Kanunu 173. maddesine göre:

“IV. Boşanan kadının kişisel durumu

Madde 173– Boşanma hâlinde kadın, evlenme ile kazandığı kişisel durumunu korur; ancak, evlenmeden önceki soyadını yeniden alır. Eğer kadın evlenmeden önce dul idiyse hâkimden bekârlık soyadını taşımasına izin verilmesini isteyebilir…”

Bu düzenlemeden anlaşılacağı üzere, boşanma durumunda kadın bekarlık soyadını kullanabilir. Herhangi bir hukuki işleme gerek kalmaksızın kadın, önceki soyadını kullanmaya devam edebilmektedir.

Boşanma ile sonuçlanan evlilik birliğinin bozulması durumunda, çocuğun annesinin bekarlık soyadını kullanmasına dair herhangi bir engel bulunmamaktadır. Şunu belirtmek gerekir ki; evlilik birliği hangi sebeple sonlanmış olursa olsun çocuğun soyadı üzerinde herhangi bir etkisi bulunmadığı aile mahkemeleri tarafından belirtilmiştir. Ancak Yargıtay kararına göre gerekli şartlar sağlandığında, boşanan kadının soyadını çocuğu kullanabilir.

Çocuğun Annesinin Bekarlık Soyadını Kullanabilmesi İçin Gerekli Şartlar

Yasal dayanağı bulunan ilgili konunun kapsamındaki kararlar ile birlikte, boşanmanın ardından çocuğun annesinin bekarlık soyadını kullanabildiği tespit edilmiştir. Bunun için yerine getirilmesi şartlar ise şu şekildedir:

  • Çocuğun velayetinin annesinde bulunması,
  • Çocuğun annesinin soyadını alabilmesi için geçerli sebeplerin var olması,
  • Soyadındaki değişiklik ile çocuğun üstün yararına aykırı bir durumun olmaması.

Annenin Çocuğun Soyadını Değiştirmesine Yönelik Yargıtay Kararı

“… Somut olayda, velayet hakkına sahip davacı anne, soyadlarının farklı olmasından çocuğun rahatsız olduğunu ve anne ile aynı soyadını taşımak istediğini ileri sürmüş olup, davacı tanıkları da davalı babanın çocuğuna ilgisiz olduğunu, yaklaşık üç yıldır babanın çocuğunu görmeye gelmediğini, çocuğun birlikte yaşadığı anne ile aynı soyadını taşımamaktan rahatsız olduğunu, anne ile aynı soyadını taşımak isteğini sürekli dile getirdiğini, kendisini tanıtırken soyadını annenin soyadı olan “K.” olarak ifade ettiğini beyan etmişlerdir. Çocuğun soyadının annenin soyadı ile değiştirilmesi halinde çocuğun üstün yararı bakımından ruhsal gelişiminin olumsuz etkileneceği ileri sürülmediği gibi, az önce açıklanan tanık beyanlarından çocuğun soyadının annenin soyadı olarak değiştirilmesinin çocuğun üstün yararına olabileceği anlaşılmaktadır. Tüm bu açıklamalar ışığında; velayet hakkı tevdi edilen annenin çocuğun soyadının kendi soyadı ile değiştirilmesi yönündeki talebinin velayet hakkı kapsamındaki yetkilerin kullanımı ile ilgili olduğu, velayet hakkı kapsamında çocuğun soyadını belirleme hakkının da yer aldığı, aynı hukuksal konumda olan erkeğe velayet hakkı kapsamında tanınan çocuğun soyadını belirleme hakkının kadına tanınmamasının velayet hakkının kullanılması bakımından cinsiyete dayalı farklı bir muamele teşkil edeceği, evlilik birliği içinde doğan çocuğun taşıdığı ailenin soyadını, evlilik birliğinin sona ermesi ile kendisine velayet hakkı tevdi edilen annenin kendi soyadı ile değiştirmesini engelleyici yasal bir düzenlemenin bulunmadığı, somut olayda söz konusu değişikliğin çocuğun üstün yararına da aykırı bulunmadığı ve çocuğun soyadı değişmekle kişisel durumunun değişmeyeceği dikkate alındığında, Anayasa Mahkemesi’nin benzer olaylarda verdiği hak ihlaline ilişkin kararları da gözetilerek, davanın kabulüne karar vermek gerekirken, yazılı şekilde hüküm kurulması doğru olmayıp, hükmün bozulmasına karar vermek gerekmiştir.”

Evlilik birliğinin boşanma ile sonuçlanması durumunda, çocuğun annesinin soyadını alması için gereken adımlar dikkatli bir şekilde takip edilmelidir. Bu prosedürleri yerine getirmek ancak profesyonel bir hukuki danışmanlık alarak mümkün olabilir. Böylece mahkeme süreci ve dilekçe yazımı dahil hukuksal işlemleri daha hızlı ve güvenli bir yolla gerçekleştirebilirsiniz.

Paylaş:

WhatsApp
Telegram
Email
Facebook
Twitter
Pinterest
LinkedIn
Yazdır

Faydalı Bilgiler

Genel
Çavuşoğlu Hukuk

Zorunlu Deprem Sigortası (ZDS) Genel Şartlar

6305 sayılı Afet Sigortaları Kanunu gereğince, 634 sayılı Kat Mülkiyeti Kanunu kapsamındaki bağımsız bölümler, tapuya kayıtlı ve özel mülkiyete tabi taşınmazlar üzerinde mesken olarak inşa edilmiş binalar, bu binalar içinde yer alan ve ticarethane, büro ve benzeri amaçlarla kullanılan bağımsız bölümler ile doğal afetler nedeniyle devlet tarafından yaptırılan veya verilen kredi ile yapılan meskenler Zorunlu Deprem Sigortasına tabidir. 

Devamını Oku >
Genel
Çavuşoğlu Hukuk

Çok Katlı Binalarda Zorunlu Deprem Sigortası Nasıl Yapılır?

DASK kapsamında yapılacak ödemelerin yaşanan depremler sonrasında daha fazla önem arz ettiğini belirten Tüketici Birliği Federasyonu Üyesi ve Tüketici Hak Arama Derneği Hukuk Komisyonu Başkanı Avukat Mehmet Raşit Çavuşoğlu, Zorunlu Deprem Sigortası ile ilgili tüketicilerden gelen sorulara yanıtladı.

Devamını Oku >
Boşanma Avukatı
Çavuşoğlu Hukuk

Boşanma Sürecinde Yapılması Gerekenler

Boşanma süreci evlilik birliğini bitirmek artık devam ettirmek istemeyen tarafların psikolojik olarak yönetmesi gerektiği gibi hukuki olarak yönetmesi gereken bir süreçtir. Boşanma sürecinin hukuki boyutunda alanında uzman avukatlardan destek almak taraflar açısından hem süreci kolaylaştıracak hem de hukuki hak kayıplarının önüne geçecektir. Boşanma sürecine hazırlanırken dikkat etmeniz gerekenler

Devamını Oku >

Yorum bırakın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir

Detaylı Bilgi için Hemen İletişime Geçiniz